İklim Adaleti Koalisyonu, Katliam Yasası’na sert tepki gösterdi. Detaylar ve gelişmeler için haberimizi okuyun.
İklim Adaleti Koalisyonu (İAK), bu hafta Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kamuoyunda “katliam yasası” olarak adlandırılan, sokak hayvanlarının yaşam haklarını hiçe sayan ve uyutulmasına izin veren yasanın iptali talebini reddetmesine büyük bir hayal kırıklığıyla tepki gösterdi. Koalisyonun yaptığı ortak açıklamada, “İnsanlığın, hayvanların ve doğanın haklarına karşı girişilen bu saldırıya karşı durmaya devam edeceğiz. Hayvanların toplu katliamına zemin hazırlayan bu yasa, vicdanlarımızı sızlatmakta ve adalet duygumuzu zedelenmektedir. Toplumsal değerlerimiz, bilimsel gerçekler ve ahlaki sorumluluklarımız, bu vahşete karşı durmak zorundadır.” denildi.
Açıklamada ayrıca şu vurgu yapıldı: “İnsanın insanı öldürdüğü, dolandırdığı ve insana karşı şiddetin her türlüsüne göz yuman bu toplumda, hayvanların yaşam hakkını hiçe saymak kabul edilemez. Toplumsal duyarlılığı harekete geçirecek, hayvan haklarını savunacak ve bu katliamı durduracak güçlü adımlar atmalıyız.”
Yargı ve Adaletin Halktan Uzaklaşması
Türkiye’nin köklü kültürel zenginlikleri içerisinde, köylerde, dağlarda ve şehirlerde yaşayan tüm canlıların yaşam hakkına saygı gösterilerek yetişmiş toplumlar olarak, nasıl böyle bir noktaya geldiğimizi anlayamıyoruz. Çocukların tecavüze uğradığı, kadınların cinayetlere kurban gittiği, çalışan haklarının gasp edildiği, özellikle kadın emekçilerin mobbing ve tacize maruz kaldığı, eğitim ve sağlık sistemlerinin özelleştirilerek içeriğinin boşaltıldığı ve gençlerin düşünce özgürlükleri nedeniyle yargılandığı bir ortamda; yargı sistemimiz ezilenler ve haklarını savunanlar yerine, katiller, hırsızlar ve tecavüzcülerle işbirliği yapmayı tercih etmektedir. 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenleri, yardım bekleyenleri ve hala çözülemeyen deprem bölgelerindeki trajediyi hatırlayalım; enkaz altından kurtarma çalışmalarını izlerken, insanlık ve merhamet duygularımızı yeniden hatırlayalım. Hatay’da bir babanın enkaz altındaki kızını kurtarmaya çalışırken gösterdiği çaba ve sevgi, bizlere insanlığın gerçek anlamını öğretmektedir.
Unutulmaz Bir Hatırlatma
Yakın zamanda, Sarıyer Belgrad Ormanı’nda soğuk havada kaybolup dört gün sonra bulunan Ece Gürel’in hikayesi, insanlık ve empati üzerine derin bir ders vermektedir. Ece Gürel’i bulan, Sarıyer (MAG) afet kurtarma gönüllüsü ve eğitmeni Turan Altun, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Ece Gürel’i bulduğumda yanında bir sokak köpeği vardı. Dört gün boyunca soğukta baygın halde yatan kadının bedenini ısıtmaya çalışan bu köpek, onun yaşamını kurtardı. Hastaneye kaldırıldığında yaşama tutundu ve umutlarımızı yeniden yeşertti.” İnsan ve hayvanlar arasındaki güçlü bağ, bu hikayede kendini göstermekte ve birlikte yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatmaktadır.
Hayvanlara ve İnsanlara Yönelik Şiddetin Korkutucu Gerçeği
İnsanın insanı öldürdüğü, dolandırdığı ve insana karşı tecavüz ettiği bu toplumda, hayvanların toplu katliamına göz yumanlara karşı durmak, vicdanımızın gereğidir. “Masum canlar dışarı, suçlular içeri!” sözünü haykırıyoruz. Sokaklardaki masum canlılar, ölüm kamplarına götürülerek, barınaklarda canlı canlı katledilmektedir. Bu katliamın adı ‘uyutma’ olsa da, aslında bu uygulama bilimsel ve etik açıdan kabul edilemez bir suçtur. Medya ve iletişim araçları, bu kanlı yasa ve uygulamaları meşrulaştırmak için çeşitli asparagas haberlerle halkı manipüle etmektedir. Günümüzde, temiz hava, temiz su ve doğa kaynaklarımız, kapitalizmin ve neoliberalizmin karanlık yüzü tarafından hızla tahrip edilmekte, yaşadığımız çevre hızla kirletilmektedir. Bir yanda ormanlarımız, tarım alanlarımız ve su havzalarımız tehlikede, diğer yanda ise bu yasa ve uygulamalar, yaşadığımız yaşam alanlarını yok etmeye devam etmektedir.
Birlikte Hareket Etme ve Savunma
Gerçek bir yasa, yaşamı ve doğayı koruyacak, masum canlıların yaşam hakkını savunacak yasadır. İlçe belediyeleri, sivil toplum kuruluşları ve yaşam savunucuları, bu ölüm yasasına karşı birlikte hareket etmelidir. Adil ve sorumlu belediyecilik, tüm canlıların yaşam hakkını gözetmekle mümkündür. Toplumda sevgi, dayanışma ve adaleti yücelten değerler, bu mücadelede en büyük güç olacaktır. Unutmayalım; makamlar geçicidir, ancak toplumun vicdanında yer edecek ve nesiller boyu anlatılacak en büyük değer, yaşamı ve adaleti savunmaktır. Birlikte çalışıp, binlerce canımızı katletmekten vazgeçirebilir ve onların yaşam hakkını koruyabiliriz. Bu mücadelede, yaşamı ve doğayı savunan herkesin katkısı elzemdir; çünkü yaşam hakkı en kutsal değerdir ve bunu korumak bizim en büyük sorumluluğumuzdur.