2023 ve 2024’te açıklanan Orta Vadeli Programlarda (OVP) önce 2024’ün ikinci yarısında, daha sonra 2025’in ikinci yarısında hayata geçirilmesi planlanan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin (TES) yeni OVP’de 2026 ikinci yarısı için yeniden takvime bağlanmasının gerisinde, milyonlarca çalışanın güvencesi olan ikramiye ve kıdem tazminatını ”ikinci emekli aylığı” adı altında ”buharlaştırma” planı yatıyor.
TES ile paralel olarak daha önce iki kez gündeme getirilen, ancak çalışanların, sendikaların ve işçilerin sert tepkisiyle, ”genel grev” uyarıları üzerine geri çekilen Kıdem Tazminatı Fonu (KTF) düzenlemesinin yasalaştırılması hedefleniyor. İlk olarak 2018’de eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından hazırlanan KTF yasa taslağında kıdem tazminatı yükümlülüğü işverenlerden alınarak fona aktarılıyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ”İstihdam Kalkanı” programında TES’in yanı sıra oluşturulacak KTF’nin de devreye sokulması, işçi ve işverenden yapılacak fon kesintileri yanında devletin de katkıda bulunması öngörülüyordu. KTF’de biriken tazminat tutarının 10 yıl boyunca çekilmemesi, işten ayrılan çalışanlara fondaki birikiminin sadece yüzde 25’inin ödenmesi, birikimin tamamının toplu ödenmesinin sadece emeklilik koşuluna bağlanması, düzenlemenin en çok tepki çeken maddeleriydi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile bakanlığın işbirliği içinde hazırlanan ve 2022 başından itibaren yürürlüğe girmesi planlanan KTF düzenlemesi, başta DİSK ve Türk-İş olmak üzere işçi sendikalarının sert tepkisine yol açtı. Kazanılmış hakları gerileten ve çalışanların en önemli gelecek güvencesini fona devreden düzenleme tepkilerin artması üzerine geri çekildi.
TES ile KTF’nin eş zamanlı devreye alınması için hazırlıklar yürütülüyor
2026-2028 OVP’de yer alan yasa ve kararname düzenlemeleri arasında TES’in 2026 yılı ikinci yarısında yasalaştırılmasının öngörülmesi nedeniyle 2022’de rafa kaldırılan KTF’nin de güncellenerek yasa taslağına dönüştürülmesi hazırlıklarına yeniden başlandı. Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (MÜSİAD) daha önce hazırladığı düzenleme önerileri yanında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ortak bir çalışma grubunun oluşturularak KTF için hazırlıkların hızlandırılacağı ekonomi kulislerinde dile getiriliyor.
TES için 2023’te açıklanan OVP’de Otomatik Katılım Sistemi’ne (OKS) geçişin zorunlu hale getirilmesi, işe girenlerin doğrudan OKS’ye ve TES’e dahil edilmesi koşulu getirilirken, yeni açıklanan OVP’de muhtemelen çalışanların tepkisini çekeceği öngörülerek bu tür ayrıntılara yer verilmedi.
Nihai hedef sosyal güvenlik sisteminin ikili yapıyla özelleştirilmesi
Toplamı 16 milyon kişiyi aşan emeklilerin maaşlarındaki hızlı erime, en düşük emekli aylığının açlık sınırının çok altına gerilemesi, sosyal güvenlik açıklarının Hazine tarafından karşılanması ve SGK’nın aktüeryal dengesinde ciddi bozulmaların ortaya çıkmasıyla 1,6 çalışanın 1 emekliyi finanse eder hale gelmesi sistemin tıkandığını işaret ediyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kriterlerine göre sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı ve fonksiyonel şekilde işlemesi için 4 çalışanın bir emekliyi finanse etmesi gerekiyor. İktidarın uygulamalarıyla hızla bozulan sistemde neredeyse bir çalışanın bir emekliyi finanse ettiği bir noktaya doğru gidiliyor. İktidar buna karşı çözüm olarak emekli aylıklarının düşük tutulmasını, sağlık harcamaları ve ilaç giderlerinde katılım paylarının artırılmasını, SGK’nın özel hastanelerle iş birliği ve kaynak aktarmaya yönlendirilmesini ön planda tutuyor. Bu çerçevede devreye sokulan Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TASS) ile SGK’lılar yıllarca kuruma ödedikleri primlerin dışında düzgün sağlık hizmeti alabilmek için özel sigorta şirketlerine ek primler ödemek zorunda bırakılıyor.
Sağlık sisteminde ticarileşme ve özelleşmenin yolunu açan, sosyal devlet ilkesini geri plana iten bu uygulamalara şimdi TES ile emeklilik sisteminin de ikili bir yapıya dönüştürülerek ”ikinci emekli aylığı” vaadiyle özelleşmesine zemin hazırlanıyor. Çalışanların aylıklarından SGK primi dışında TES için en az yüzde 3 oranında ikinci bir prim kesintisinin yapılması zorunluluğu getiriliyor. Mevcut sistemde emekli aylıklarını daha insani ve güncel ekonomik koşullara uygun düzeylere yükseltmek yerine TES ile çalışanlara ve devlete (Hazine’ye) ikinci bir ilave yük getiriliyor.
KTF’de birikecek devasa kaynaklar iktidara, hazineye, işverenlere ucuz finansman olacak
Devlet, işveren ve çalışandan kesilecek primlerle işleyecek TES sistemi aynı zamanda emeklilik tazminatı ya da ikramiyesini devre dışı bırakırken, buna ilave olarak KTF’nin devreye sokulması, işveren üzerindeki tazminat yükümlülüğünün fona devredilmesi öngörülüyor.
1999’da kurulan İşsizlik Sigortası Fonu’nun da (İSF) kuruluş amacı sosyal güvenlik sistemindeki çarpıklıkları gidermek, çalışanların işsiz kaldıkları süreçlerdeki ekonomik sıkıntılarına destek olmaktı. Ancak varlıkları 200 milyar TL’ye yaklaşan İSF özellikle AK Parti döneminde kuruluş amacından ciddi şekilde uzaklaştı. İSF’ye başvuran işsizlerin büyük bölümüne kriterleri karşılamadıkları için işsizlik aylığı bağlanmıyor. İSF kaynaklarının yüzde 60’ı aşan kısmı farklı adlar ve programlar altında işverenlere akıyor. Kamu bankalarının görev zararları ve sermaye açıkları için de zaman zaman İSF kaynaklarından milyarlarca liralık aktarma yapılıyor.
TES ile eş zamanlı kurulması öngörülen KTF de milyonlarca çalışandan yapılacak kesintilerle yüz milyarlarca liralık bir taze kaynağa dönüşecek. İlk 10 yılda çalışanlara birikimlerinin yalnızca küçük bir kısmını kullandırılması ve toplu ödemelerin sadece emeklilik durumunda yapılmasını öngören düzenleme hazırlıkları farklı amaçları işaret ediyor. Mevcut durumda hazinenin taze kaynak ve borç ihtiyacı had safhada. Bu tablo, KTF’de birikecek devasa kaynakların da yine iktidar, hazine ve kamu bankaları ya da Türkiye Varlık Fonu tarafından ucuz finansman olanağı olarak kullanılacağını, KTF kaynaklarından işverenlere ucuz finansman sağlanacağını gösteriyor.