Öğrenci eylemine destek veren akademisyen işten atıldı

19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve ülke genelinde geniş yankı uyandıran öğrenci eylemlerinin ardından, üniversitelerde gerçekleştirilen akademik boykota aktif destek veren bu akademisyenin üniversiteden ayrılmak zorunda bırakılması, eğitim camiasında ciddi bir kaygı ve tepkiyle karşılandı.

Yapılan açıklamada, “Bir akademisyeni cezalandırmak, üniversitenin bilimsel ve özgür düşünce ortamını zayıflatmak anlamına gelir” ifadelerine yer verildi. Eğitim-Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi tarafından yapılan açıklamada, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görev yapan öğretim elemanının öğrencilerin demokratik kararına ve özgür iradesine verdiği destek sebebiyle görevden alındığı vurgulandı.

Açıklamada, bir öğrencinin CİMER’e yaptığı şikayet üzerine fakülte yönetiminin aldığı kararın, sadece ilgili öğretim üyesini değil, üniversitenin akademik özgürlük ve demokratik yapısını da hedef aldığı belirtildi. Bu adımın, üniversitelerde bilimsel özgürlüğün ve düşünce özgürlüğünün önüne geçmeye çalışan, siyasi saiklerle alınmış bir karar olduğu vurgulandı.

Yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

• “Akademik özgürlük, üniversitelerin temel taşlarından biridir ve bu özgürlük, düşünce ve ifade özgürlüğüyle yakından ilişkilidir. Öğretim elemanlarının fikirlerini özgürce dile getirmeleri, bilimsel araştırma ve eğitimin temel ilkelerindendir.
• Görevden alınan öğretim üyesi, yalnızca kendi düşüncesini savunmakta ve demokratik haklarını kullanmaktadır. Onu hedef alan bu uygulama, üniversitenin bilimsel kimliğine ve özgürlük ortamına büyük zarar vermektedir.
• Bu karar, hukuki dayanaklardan yoksun olup, siyasi baskı ve mobbing politikalarının bir parçasıdır. Güvencesiz istihdamı daha da pekiştiren bu uygulama, akademik özgürlükleri tehdit etmektedir.
• Henüz dönem bitmemişken, apar topar yapılan bu atama ve görevden alma işlemi, üniversitelerde emeğin güvencesizleştirilmesinin ve denetim altına alınmasının açık bir göstergesidir.
• Yönetimin, muhbirlik ve ihbar mekanizmalarını güçlendiren yaklaşımı, akademik özgürlük ve demokratik ilkelerle bağdaşmamaktadır. Bu tür uygulamalar, üniversiteleri korku ve baskı ortamına sürüklemektedir.
• Öğrencilerin iradesine ve demokratik haklarına saygı göstermek, üniversitenin temel görevidir. Öğrencilerin özgürce ifade ve düşünce hakkını kullanması, suç değil, aksine akademik ortamın vazgeçilmez bir unsurudur.
• Bu nedenle, Eğitim-Sen olarak, söz konusu haksız ve keyfi kararı şiddetle kınıyor, akademik özgürlükleri ve ifade hakkını savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.