 
Türkiye’nin önde gelen araştırmacı mühendis ve yazarlarından Ekrem Hayri Peker, su kaynaklarının hızla tükenmekte olduğuna dikkat çekerek belediyelere, sanayi kuruluşlarına ve yetkili kurumlara acil çağrıda bulundu:
“Paramızla su bulamayacağımız gün geldiğinde mi düşüneceğiz? Suyun şakası yok!”
Peker, ilk olarak 2021 yılında kaleme aldığı “Belediyelere Çağrım: Su Tasarruf Planı Yapın” başlıklı yazısına yeni bir madde ekleyerek konunun aciliyetini bir kez daha gündeme taşıdı. Özellikle Bursa ve çevresinde artan su stresine dikkat çeken Peker, “Uludağ’daki birçok doğal kaynak, kaçak hatlarla su şişeleme tesislerine yönlendiriliyor. Kimse bu tesislerin giriş-çıkış dengesini sorgulamıyor. Üstelik bu durum vergi kaybına da yol açıyor.” dedi.
Peker, belediyelere ve yerel yöneticilere seslenerek suni çim sulamasının son bulması gerektiğini vurguladı.
“Belediyelerimiz park ve refüjlerde az su isteyen bitkilere yönelmelidir. Hobi bahçelerinde su israfına neden olan bitkilere sınırlama getirilmelidir. Bu, müthiş bir tasarruf sağlar.”
Ayrıca valilik, DSİ, tarım ve çevre müdürlüklerine de çağrıda bulunan Peker, izinsiz açılan kuyuların kapatılması, vahşi sulamanın yasaklanarak damla sulamanın zorunlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti.
Sanayi sektörüne de uyarıda bulunan Peker, özellikle tekstil boyahanelerinde aşırı su tüketimine dikkat çekti:
“Bir kilo kumaş boyamak için 2700 litre su harcanıyor. Boyahaneler su tüketimlerini en az yarıya indirmeli, az suyla boyama yapan makine ve proseslere geçmelidir. Aksi takdirde birkaç yıl içinde üretim için bile su bulamayacaklar.”
Peker, Türkiye’nin artık bütüncül bir su planına ihtiyaç duyduğunu belirterek 11 maddelik somut çözüm önerilerini paylaştı:
Cargill başta olmak üzere yüksek su tüketen sanayi tesisleri kapasite düşürmeye ve su kullanımını %50 azaltmaya mecbur tutulmalı.
Yeni boyahanelere izin verilmemeli, mevcut tesisler su tüketimini yarıya indirmeli.
Cola ve benzeri içecek firmalarının şişeleme izinleri iptal edilmeli.
Yeni kaynak suyu üretimine izin verilmemeli, mevcut kapasiteler %50 azaltılmalı.
Büyük şehirlerde şebeke suyu içilebilir hale getirilmeli.
Tarımda damla sulama zorunlu olmalı, kaçak kuyular ağır yaptırımla kapatılmalı.
Sulama kanalları kapatılmalı, buharlaşmanın önüne geçilmeli.
Konya Ovası’nda şeker pancarı üretimi yerine az su isteyen ürünler teşvik edilmeli.
HES projelerinden vazgeçilmeli, dereler özgür akmalı.
Büyük kentlerden Anadolu’ya göç planı hazırlanmalı.
Su planı yapılmadan maden ve mermer ocaklarına izin verilmemeli.
Peker, bu maddelerin hayata geçirilmemesi halinde Türkiye’nin ciddi ekolojik felaketlerle karşılaşacağını belirterek şu uyarıda bulundu:
“Yeraltı suları çekildikçe ovalar çöker, fay dışı depremler yaşanır. Barajlardaki su kütlelerinin dahi depremleri tetiklediği artık bilimsel olarak kanıtlandı.”
Peker, bireylere de önemli sorumluluklar düştüğünü vurguladı.
“Moda endüstrisi yılda 93 milyar metreküp su tüketiyor. Bu, dünya tatlı su kaynaklarının %4’ü. Daha az kıyafet, daha az çanta almalı, moda uğruna doğayı yok etmemeliyiz. Marmara Denizi’nde canlı hayat bitiyor; hâlâ tüketim yarışındayız. Artık dur demeliyiz.”
Antik kaynaklara da atıfta bulunan Peker, Strabon’un “Geographika” eserinde 2100 yıl önce Anadolu’da suyun parayla satıldığını hatırlatarak, “İnegöl’ün eski gölü artık yok. Tarihten ders almazsak aynı hatayı tekrar edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Sözlerini “Suyun kıymeti ya da para…” diyerek bitiren Peker, suyun artık ekonomik bir değer değil, hayati bir varlık olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.
“Biz hâlâ gösterişe, israfa, modaya su harcıyoruz. Ama unutmamalıyız: Suyun şakası yok.”