Osmanlı’dan günümüze maneviyatın taşıyıcı isimlerinden biri olan Mehmed Muhyiddin Üftade Hazretleri, vefatının 445. yılında büyük bir manevi atmosfer içerisinde anıldı. Üftade Camii ve Türbesi Yaşatma Derneği ile Bursa Ulu Camii Onarım Donanım ve Bakım Derneği iş birliğiyle organize edilen kabir başı anma programı, ilim, kültür ve siyaset dünyasından çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşti.
Etkinlik, 26 Temmuz 2025 Cumartesi günü sabah saat 11.00’de, Osmangazi ilçesi Kavaklı Mahallesi’ndeki Üftade Türbesi önünde başladı.
Programın özel konuşmacısı Prof. Dr. Mustafa Kara olurken, anlamlı hitabıyla dikkat çeken isimlerden biri de Bursa Ulu Camii Derneği Başkanı Hilmi Şanlı oldu.
Hilmi Şanlı, konuşmasına salondaki davetlilere ve gönül dostlarına selam ve muhabbetlerini sunarak başladı. Şanlı, Üftade Hazretleri’nin yalnızca Bursa’nın değil, Anadolu’nun manevî atlasında parlayan bir yıldız olduğuna dikkat çekerek şu sözleri söyledi:
“O, meşhur talebesi Aziz Mahmud Hüdayi’ye dahi, ‘Üftâde olmak kolay değildir’ dedirtecek derecede derin bir tevazu, yüksek bir aşk ve sarsılmaz bir teslimiyetin timsalidir. Hayatı dünyaya değil Hakk’a dönüktür. Sözleri nefsi değil, kalbi diriltmiştir.”
Hilmi Şanlı, konuşmasında Üftade Hazretleri’nin hayat felsefesini ve yaşam duruşunu örnek göstererek onun irfan dolu sözleriyle halkı nasıl etkilediğini şu cümlelerle aktardı:
“Üftade Hazretleri; saraydan değil, seccadeden hükmetmiştir. İnsanlara yüksekten değil, diz çökerek bakmıştır. Onun adı bu yüzden yüzyıllardır yüreklerde bir dua gibi taşınmaktadır.”
Şanlı, gönül ehli zatları sadece anmanın değil anlamanın önemine vurgu yaparak, bu tür programların sadece geçmişe saygı değil, geleceğe rehberlik amacı taşıdığını ifade etti. Anlam yüklü konuşmasında şunları kaydetti:
“Bize düşen bu büyük zatların mirasına sahip çıkmak, onların izini takip etmektir. Çünkü onlar bize sadece türbeler değil, irfanı, edebi ve dua ile terbiye olmuş bir hayatı emanet ettiler.”
Hilmi Şanlı, sözlerini Üftade Hazretleri’nin iç dünyasını yansıtan bir mısrayla tamamladı. Ardından ise samimi bir dua ile programı manevi bir atmosferde sonlandırdı:
“Yâ Rab! Bizleri Üftade gibi kulluğa secdeyle yükselenlerden, dünyaya üftade olup ahirette aziz olanlardan eyle. Gönlümüzü edep ile süsle, nefsimizi irfanla terbiye eyle…”
Konuşmasının sonunda tüm katılımcılardan Üftade Hazretleri’nin ruhu için Fatiha okumasını isteyen Hilmi Şanlı’ya, cemaatten yoğun bir teveccüh gösterildi.
Programa; ilim, kültür ve siyaset dünyasından çok sayıda davetli, dinî cemaat mensupları ve bölge halkı katıldı.
Prof. Dr. Mustafa Kara’nın tasavvufî anlatımları ve Kur’an tilavetleri ile başlayan program, yapılan dualarla ve kabir ziyaretiyle son buldu.
Programın özel konuğu olan Prof. Dr. Mustafa Kara, tasavvuf tarihindeki yerini “Üftade Hazretleri olmadan Aziz Mahmud Hüdâyî anlaşılamaz” cümlesiyle özetledi. Konuşmasında hem akademik hem de gönül eksenli bir dil kullanan Kara, Üftade Hazretleri’nin hayatını şöyle özetledi:
“O, halk ile Hakk arasında yürüyen bir derviş değil, secdeyle yükselen bir gönül eri idi.
Onun dergâhı kalpten kalbe giden bir okul, onun sohbeti zamanlar üstü bir mektepti.”
Prof. Dr. Kara, konuşmasında Osmanlı şehirlerinin manevî ruhunu taşıyan büyük mutasavvıfların yalnızca tarihi değil; bugün de bireyin iç dünyasında yön bulmasına yardımcı olan kılavuzlar olduğunu vurguladı.
Anlatımı sırasında sık sık Üftade’nin şiirlerinden, menkıbelerinden ve talebelerine aktardığı hikmetli sözlerden alıntılar yapan Kara, konuşmasını şu ifadelerle sonlandırdı:
“Bizler, bu topraklarda yalnızca yaşamakla kalmayız. Bize miras kalan değerleri gönlümüzde yaşatır, sonraki nesillere aktarırız. Üftade, bu mirasın sütunlarından biridir.”
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()