Yıldırım İçin El Ele Platformu Başkanı Ercan Sönmez, yaz aylarında Türkiye genelinde art arda çıkan orman yangınlarına dair çarpıcı ve sert açıklamalarda bulundu. Sönmez, bu yangınların artık ne doğa olaylarıyla ne de iklimle açıklanabilecek düzeyde olduğunu belirterek, ekonomik rant ve siyasi ihmali hedef gösterdi:
“Her yıl aynı bölgelerde, aynı yöntemlerle çıkan yangınlar tesadüf değil; sistematik bir doğa kıyımıdır. Yanan sadece ağaç değil, bu toplumun ortak vicdanıdır!”
Sönmez, bazı bölgelerde yangınların hemen ardından imar planlarının değişmesi ve yanan alanların başka amaçlarla kullanıma açılması gerçeğinin, bu olayların arkasında bilinçli ekonomik çıkarlar olduğunu düşündürdüğünü ifade etti:
“Yangından sonra hızla inşaat projeleri, turizm alanı ya da enerji yatırımı planları devreye giriyorsa, bu felaketin doğa kaynaklı değil insan eliyle organize edildiğini söylemek zorundayız.”
Ormanların sadece odun ya da alan olarak görülmesine tepki gösteren Sönmez, ekosistemin tahrip edildiğini vurguladı:
“Bir ağacın yanması, sadece çevreye değil, insanın doğayla olan bağlarına da zarar verir. Orman; binlerce canlıyı barındıran, toprağı tutan, suyu yöneten, havamızı temizleyen bir yaşam zinciridir. Bu zinciri koparan her el, aslında insanlığın geleceğini yok ediyor.”
Sönmez, yanan alanların farklı amaçlarla kullanılmasını kesin olarak yasaklayacak yasal düzenlemelerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, orman köylüsünün yeniden üretim sürecine katılması ve yerel halkın desteklenmesi çağrısında bulundu.
Yangınlarla mücadelede teknolojik yatırımların artırılması gerektiğine dikkat çeken Ercan Sönmez, erken tespit sistemleri, gözetleme kuleleri, insansız hava araçları ve hızlı müdahale ekiplerinin ülke genelinde yaygınlaştırılmasını istedi.
Ancak Sönmez’e göre en büyük yatırım, topluma yapılmalı:
“Orman sevgisi küçük yaşlardan itibaren öğretilmeli. Ormanlar sadece devletin değil, milletin ortak mirasıdır. Toplumun ormana bakışı değişmeden bu felaket zinciri durdurulamaz!”
Açıklamasını çarpıcı bir çağrıyla bitiren Sönmez, kamuoyuna seslendi:
“Görmezden gelen, sessiz kalan, ‘Ben ne yapabilirim ki?’ diyen herkes bu yok oluşun parçasıdır. Bugün orman yanıyorsa, yarın insanlık tükenir. Doğaya karşı görevimizi daha fazla erteleyemeyiz.”
Yanan Ağaçlar Değil, Ortak VicdanımızHer yaz mevsiminde ülkemizin dört bir yanında çıkan orman yangınları artık sadece sıcak hava ya da kuraklıkla açıklanabilecek olaylar değildir.Aynı bölgelerde, benzer şekillerde art arda yaşanan bu yangınlar, tesadüf olamayacak kadar düzenli ve dikkat çekicidir.Türkiye’nin en büyük doğal zenginliklerinden biri olan ormanlarımız sistemli bir şekilde yok olmakta, bununla birlikte toplumun ortak yaşam alanları ve geleceği tehdit altındadır.Yangınların ardından bazı bölgelerde imar planlarının hızla değiştirilmesi ve yanan alanların farklı amaçlarla kullanıma açılması, bu yangınların arkasında ekonomik çıkarların ve bilinçli yönlendirmelerin olduğunu düşündürmektedir.Oysa orman sadece ağaç değil; içinde binlerce canlının yaşadığı, havamızı temizleyen, toprağı tutan, su döngüsünü sağlayan canlı bir ekosistemdir.Bir ağacın yanması, sadece çevreye değil, insanın doğayla olan bağlarına da zarar verir.Orman yangınlarıyla mücadele sadece yangın söndürme araçlarıyla değil; güçlü yasalarla, toplumsal bilinçle ve kararlı bir duruşla mümkündür.Yanan alanların başka amaçlarla kullanılmasına kesinlikle izin verilmemeli, bu konuda hukuki boşluklar kararlılıkla kapatılmalıdır.Orman köylüsü yeniden üretim sürecine dahil edilmeli, doğayı koruma bilinciyle hareket eden yerel halk desteklenmelidir.Ayrıca, yangınların erken tespiti için teknolojik yatırımlar artırılmalı, gözetleme sistemleri, hava araçları ve hızlı müdahale ekipleri güçlendirilmelidir.Ancak tüm bu önlemlerden daha önemlisi, toplumun ormana bakışını değiştirmesidir.Orman sadece devletin ya da ilgili kurumların değil, hepimizin ortak mirasıdır.Orman sevgisi küçük yaşlardan itibaren çocuklara öğretilmeli, doğaya karşı sorumluluk duygusu toplumsal bir değer haline getirilmelidir.Sessiz kalan, görmezden gelen ya da “benim yapabileceğim bir şey yok” diyen herkes, bu kayıpların bir parçası haline gelir.Bu yangınlar tesadüf değildir.Artık sadece ağaçlar değil, toplumun vicdanı da yanmaktadır.Geleceğimiz için, çocuklarımız için, nefes aldığımız her an için ormanlara sahip çıkmak zorundayız.Doğaya karşı görevimizi erteleyemeyiz.