Zafer Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Mahmut Kara, İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan saldırgan politikalarına ve dünya kamuoyunun sessizliğine ilişkin sert bir açıklamada bulundu. Kara, Gazze, Batı Şeria, Tahran ve Şam’da yaşananların bir bütünün parçaları olduğunu vurgulayarak, insanlığın sustukça zulmün büyüdüğünü ifade etti.
“İsrail’e Karşı Kör, Sağır, Dilsiz Bir Dünya”
Kara, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Uluslararası hukuku ihlal eden herhangi bir devlet yaptırımlarla karşılaşırken, İsrail söz konusu olduğunda dünya üç maymunu oynuyor. Bu sadece adaletsizliği değil, aynı zamanda küresel ahlaki çöküşü de gözler önüne seriyor.”
“İran da Masum Değil Ama…”
İran’ın mezhepçi politikalarını da eleştiren Kara, hiçbir siyasi veya dini hesaplaşmanın egemen bir ülkenin bombalanmasını meşrulaştıramayacağını belirtti:
“İran’ın vekil güçlerle yürüttüğü mücadeleler elbette sorgulanmalıdır. Ancak bu, İsrail’in saldırganlığını haklı çıkarmaz.”
“Orta Doğu’daki Her Patlama, Küresel Güvenliği Sarsıyor”
Mahmut Kara, İsrail’in Filistin ve bölgedeki diğer aktörlere yönelik saldırılarının sadece Orta Doğu’yu değil, tüm dünyayı tehdit ettiğine dikkat çekti:
Saldırganlıkta Sınır Tanımayan İsrail: Filistin’den İran’a Uzanan Hukuksuzluk Zinciri
Ortadoğu’da her geçen gün büyüyen gerilim, artık bir devletin sistematik saldırganlığının sınır tanımadığı bir aşamaya ulaşmış durumda. İsrail’in Filistin’de başlattığı işgalci ve şiddet temelli siyaset, artık İran’a yönelik doğrudan saldırılarla bölgesel savaş senaryolarına zemin hazırlıyor.
İsrail’in Gazze’deki sivil yerleşimlere yönelik yoğun bombardımanı devam ederken, İran’ın askeri ve sivil noktalarına düzenlenen saldırılar, bu ülkenin sadece Filistin halkı için değil, bölgedeki tüm milletler için tehdit oluşturduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. İran’a yönelik operasyonlar, uluslararası hukukun tamamen devre dışı bırakıldığını, güç kullanmanın artık cezasızlıkla meşrulaştırıldığını gözler önüne seriyor.
Bölgesel Felakete Sürükleyen Zincirleme Etki
İsrail’in İran’a yönelik saldırıları, yalnızca iki ülkeyi değil, Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi bölge ülkelerini de çatışmanın içine çekiyor. Bu durum, bir kıvılcımın bölgesel savaşı tetikleyeceği korkusunu ciddi biçimde artırıyor. İşgal ve vahşetin başladığı yer Filistin olsa da, geldiğimiz noktada İsrail’in saldırıları bölgesel ve küresel bir güvenlik tehdidi haline dönüşmüş durumda.
“Enerji güvenliği tehlikeye giriyor, piyasalarda dalgalanma yaşanıyor, yeni mülteci krizleri kapıda. Mezhepsel tansiyon artıyor. Dünya sistematiği çöküyor.”
“Zulme Sessizlik, Zalimlere Cesaret Verir”
Açıklamasının sonunda Kara, insanlığın artık sesini yükseltmesi gerektiğini vurguladı:
“Kimden gelirse gelsin, zulme karşı çıkmak insanlık görevidir. Bugün susarsak, yarın bu suskunluğun bedelini çocuklarımız ödeyecek.”
Mahmut Kara’nın çağrısı açık:
“Artık sessiz kalma zamanı değil, adaletin sesini yükseltme zamanıdır.”
Batı’nın Çifte Standardı ve Cezasızlık Kibri
İsrail’in ölçüsüz saldırganlığı, Batı dünyasının çifte standartlı politikalarından da büyük ölçüde besleniyor. Uluslararası hukuk normları çiğnendiğinde bile somut yaptırımların uygulanmaması, bu cezasızlık zeminini daha da genişletiyor. Sonuç olarak İsrail, hem hukuku hem insani değerleri hiçe sayan bir politikayla hareket etmeye devam ediyor.
Küresel Barışa Açık Meydan Okuma
Bugün yaşanan gelişmeler, yalnızca Ortadoğu halklarının değil, tüm insanlığın barış içinde yaşama hakkının tehdit altında olduğunu gösteriyor. Bu bir güvenlik sorunu değil; küresel barışa, insan haklarına ve uluslararası düzene karşı açık bir meydan okumadır.
Filistin’de başlayan katliamın İran’a uzanması, uluslararası toplumun kayıtsız kaldığı her gün, daha büyük bir insani felaketi ve çok daha geniş çaplı bir savaşı davet ediyor. Bu zinciri kırmak, ancak tutarlı, evrensel değerleri savunan ve adaleti önceleyen bir küresel duruşla mümkün olacaktır.